Katil Kapitalizm

Dünyanın bir kurtarıcıya ihtiyacı yok. Bir farkındalığa ihtiyacı var. İnsan olmanın insan olarak kalabilmenin evrensel esaslarına dayalı ıslah edilmiş bir yönetime değil topluma ihtiyaç duyuyoruz. 
Başta dinler olmak üzere bildiğimiz hiçbir yöntem ve yönetim topluma sağlık mutluluk ve huzur getirmedi. “Dinler” dedim zira dinlerin insanlık Alemini getirdiği nokta ortadadır! Amacım din düşmanlığı değil. Bilakis; kardeşlik, Adalet, Merhamet, Islah etme, paylaşım, barış gibi evrensel mesajları dinlerden çıkartıp içini; savaş, kavga, kaos, öldürme, kesme, biçme, yok etme, yok- yoksul- fakir bırakma olarak görülüp uygulanmasınadır eleştirimiz.!
Diğer yandan bilinen İdeolojiler bir tarafımızı yaparken diğer yanımızı yıktı. İnsanlık kendi ideolojisinden olmayanı rahatlıkla dışlayabildi.
Sanmayın ki tekfircilik sadece din kesimine ait bir kavramdır. Diğer ideolojik fikirlerinde tekfircileri toplumu ayrıştırmaktan başka hiçbir şey yapabilmiş değillerdir.
Din eğilimleri olan dindar kesim fıtratına uygun davranmayı günah olarak addeder.
“Günah” kavramı sıkıştırılmış dar kalıplar içinde hafızlarda yer almıştır. 
Günah nedir, günahın tanımı nedir?  
Dinlerin “günah” kavramını insan fıtratına dayatmaları neticesinde duyguları hisleri, bastırılmış sağlıksız toplumlar yetiştirildi.
Kapitalist sistem, maalesef dinsel kavramları üzerimizde denek misali uygulayarak kendi varlığını korumaya yönelik uyuşturulmuş bir dünya kurdu.
Zira Sömürüyü gerçekleştirmenin başka yolu yoktur.
Sömürü sistemi dinleri kullanmak zorundadır. 
Bu sistemde insanlığın din arayışları tatmin edilmek üzere itaatkar, eğilen, bükülen nesiller yetiştirmeyi hedefledi başardı da..
Siyasal dinin bu noktada üzerimizdeki baskı ve varlığını görmekteyiz.
“Allah” diye bildiğimiz yüce Yaratıcı kendi adına ezilen sömürülen toplumlar görmek istermiydi? Bu sorunun cevabını net bir şekilde vermemiz gerekiyor.
İster Nirvana, ister Brahma, ister Tanrı, ister Allah, ister doğa deyin sonuç itibariyle Yaratıcı bir sistem var. Zerreden küreye her şey ama her şey kendini her daim yenilemektedir. Kainattaki hiçbir şey yok olmaz. Başka şekilde tekrar tekrar yaratılır.  
İnsana ve tüm varlıklara karşı sorumluluk bilinci ile hareket etmenin toptan adıdır sevap.
Yine aynı şekilde insan ve tüm varlıklara karşı zulüm etmenin adaletsiz, merhametsiz ve duyarsızlığın genel adıdır günah!  
Kimyasallar üretip denizi doğayı havayı kirletmekten canlıları zehirlemekten daha büyük “kul hakkı” yaratılmışa ve dolayısı ile yaratılanların sahibine karşı daha büyük nankörlük olabilir mi?
Haydi buyrun nankör kelimesinin arapcada karşılığı olan “kafir” kelimesini anlamaya çalışalım.
“Kafir” örten demektir. Hakikatin üstünü örten anlamından tutunda /çiftçinin tohumun üzerini örtmesine/ (hadid 20) kadar geniş kapsamda anlam içerir. “Kafir” demek kendi hakikatini örtmek, kendi fıtratını örtmek, onun tam tersi olarak, aklına, kalbine, vücuduna beynine zarar veren her türlü oluşum ile kapatmaktır ve kendini inkar etmektir! Bir anlamda doğayı ve doğanı bozmak demektir de diyebiliriz!
Her varlık kutsaldır. Her varlık değerlidir. Yaşamımız kozmetik, deterjanlar ilaçlardan tutunda elektromanyetik dalga gibi pek çok alanında zehirlenmekle geçiyor. 
Kapitalizm denen büyük şeytan üçgeni önce ürettikleri ile hasta eder, sonra iyileştirmek için sana ilaç satar. Hastaneler kurar, sağlık sektörünü rant aracına çevirir, ilaç şirketleri para kazanır. Üç kişinin zenginliği için yedi milyar insanlık ve diğer tüm canlılar “kobay” olarak kullanılır. 
“ İnanıp Salih işler işleyenlerin ebedi cennet” ile müjdelendiğini belirtir ayetler. 
Bu anlamda “Salih-amel” kavramı tüm canlıları kimyasal maddelerden korumaktır diyebiliriz.
Tarımsal alanda kimyasal ilaç, gübre kullanımından tutunda hibrit tohumlar ile hızlı bir yok oluşa doğru ilerliyoruz.  
Giydiğimiz yediğimiz her şey suni. Her şey Zehir. Varlığın hammaddesi ve kaynağı olan dört element TOPRAK, SU, HAVA, ATEŞ hepsi kirli ve buna kapı aralayan herkes günahkardır. 
“Varlığım zehir ve kimyasallara kurban olsun pozisyonundayız” adeta.
Katil kapitalizm ağaçları kesti. Doğayı kirletti, atmosferi deldi, hayvanları hızlı tüketim yoluyla itlak etti. Katil kapitalizm, kendi varlığını korumak için tüm değerleri yok etmekten bir zerre geri durmadı, durmayacaktır da!!
Kapitalizm ideolojisi kimi yerde savunulsa da aslında doğa düşmanı bana göre Tanrı düşmanı en önemli ideolojidir.
Bu yazıyı farkındalık oluşsun diye kaleme aldım.
UNUTMAYALIM!! En büyük düşmanımız duyarsızlık cehalet ve fakirliktir.!

Hatice Nagihan



Yorumlar

Popüler Yayınlar