Kendi Hikâyemiz

Bu kitabı okuyunca içim fena halde acıdı. Beni geçmişime, çocukluğuma götürdü. Örümcekli ve ağlı odalarda ; deliğinden her an fare çıkacakmış gibi gelen bir ihtiyaç yeri; o siyah mermerli tuvaletimizi bile hatırlattı..
Hikâyeni sev diyor çünkü  Tuğba hanım. Onlar seni sen yapan değerlerindir diyor ...
Ben gibi hikâyesi çok derin olan kişiler oldukça efkarlanabilir ve alması gereken mesajı alır bu kitaptan ...
İsimlerini vermekte bir beis görmüyorum. Kendi hikâyemi anlatmakta da. Çünkü çoğu zaman bu duyguları yaşamama vesile oldukları için teşekkür ediyorum onlara içimden. Bilmiyorlar..
Gülçin, Nur, Gülşah , Begüm ...
Benim çocukluk arkadaşlarım. Aynı mahallede doğduk ve büyüdük ... Onlar mahallemizde o zamana göre iyi evlerde otururken biz eski evde otururduk. İmrenirdim ...
Bir de onlar aynı mahallede yaşıyorken bizim sokağımız ayrıydı..Onlar balkondan balkona el sallarlarken birbirlerine ; kendimi dışlanmış hissederdim.
Yaşım belki beş belki de altı o vakitler. Çok iyi hatırlıyorum. Benim bu hikâyemi  doğup, büyüdüğüm mahalle bilir. Gülçin'in benimle çok dalga geçtiğini , onların peşinden gittiğimde " kuyruk kuyruk " diye bana seslenerek ; herkesin bana gülmesine sebep olduğunu ... Herkes bilirdi aslında. Lâkin kimse Gülçin' e bir şey diyemezdi. O yokken beni sevenler , o geldiğinde beni unutup onunla olurlardı. Büyüklerimiz bile !  Lider ruhlu bir kızdı Gülçin. O da bana teşekkür etmeli bence. Zira  şuan itibariyle meşhur oluyor : )
Bana karşı bu davranışı senelerce sürdü Gülçin 'in. Her defasında beni ezmek ister gibiydi. Arkadaşlarıyla bile beni tanıştırırken " Ben buna çok çektirirdim küçükken ; hah hah" diyerek tanıştırıyordu.
Çocuktum ... içimde fırtınalar kopar ; ne yaparsam Gülçin, Nur ,Gülşah, Begüm beni çok sever diye düşünür ağlardım.
..
Begüm, Nur ve Gülşah; Gülçin yokken çok iyi oynarlardı benimle. O gelince ise Gülçinle giderlerdi, ben yalnız kalırdım. Çocuk yüreğimle kendimi çok sorgulardım. Hatayı kendimde arardım hep. Bu sebeple problemli bir çocuktum ben. Kompleksliydim. Elimde , kolumda , gözümde problemler bulurdum. Ağlardım.
Kimse beni anlamazdı Nasıl anlasınlar ki ?
Ne de olsa ya çocuktum, ağlayabilirdim ya da genç kızdım delirebilirdim.
Kisiligime yerleşmişti sanki artık ... Nereye gidersem herkes bana Gülçin 'in gözüyle bakacak ; benimle dalga geçecekler sanıyordum. Ortaokula gittim, liseye gittim ... liseyi iki farklı okulda okudum. Hep problem yaşadım arkadaşlarımla. Beni anlayacak sadece bir arkadaşa ihyacım oldu halbu ki. Ve en ilginci ne biliyor musunuz ? Tam buldum derken ; girdiğim her ortamda Gülçin karakterinde bir kişi çıkar ; musallat olurdu. Herkes beni severken ; benimle vakit geçirirken ; o gelince herkes onun peşinden giderdi .
Neden böyle oluyordu ?
Ne vardı bende sahi ?
Neden o gelince herkes beni unutuyordu ?
...
Onaltı yaşımda iken geçirmiş olduğum lenf kanserini bile o vakitler " hayat beni sevmiyor " diye yorumlamıştım..  Neden hep sıkıntılıydı hayatım?  Sonrası 28 Şubat. Sonrası okuyamamak ... Sonrası çırpınmak ... Sonrası kalabalıklarda konuşamamak ...
Sonrası arayış ... sonrası boşluk ..
Âh ..
...
Ve şuan 36 yaşındayım. Kocaman sıkıntılı bir mazi var ardımda ve kimse bilmiyor desem ; yalan atmış olmam ...
...
Çevremizdeki bazı insanların beni sevmemesi salt benden kaynaklı değil ; onların anlam dünyasından kaynaklı olduğunu; nasıl bakıyorlar ise o şekilde gördüklerini öğrenmem 30 yaşımı buldu ama .. olsun diyorum . Ve kendi hikâyemi seviyorum.
....
Bir de ben hep güzeldim. Çok güzel değildim. Şirindim .. Öyle derlerdi. Ben kendimi aynaya baktığımda güzel gören biri değilim. Tipik bir Türk kızı. 1/60 boylarında ... O lider ruhlu kişilerden duyardım. Girdiğim her ortamda ilgi çektiğimi bana o lider ruhlu kişiler söylerlerdi. Hatta bir arkadaşımın " Seni çok kıskanıyorum " dediği gün ... anladım ki "güzel bakmak " önemli ...
Ben kimim biliyor musunuz ?
"Senim" ...
" Senin gözlerindeki aynayım "
...

Nasıl görmek istersen o şekilde görür ve seversin beni ...
Bil bunu !
..
Sonra olgunlaştım..
Siyah , gri , kırmızı ve mavi ve pembe ; ateist, deist , müslüman , cihad ehli arkadasları olan ve herkesin bana gelip sırrını anlattığı ve çok kişinin tanışmak istedigi bir kişi oldum. Konuşmaya sıkılan ben ! "Sen konuş da biz dinleyelim" diyenlerle bolca vakit geçiriyorum.
.  Bu sürecte "EMPATİ" kavramını kendimle bütünleştirdim. Kimseyi yargılamıyor , anlamaya çalışıyorum. O kişinin çocukluğuna kadar iniyorum, inebiliyorum! Üstelik gözlerine bakar bakmaz ...
Ben zenginim!
Hatalarıyla , günahlarıyla ! Ve sevaplariyla ! Ben "Sevcan"im ...
36 yaş zenginiyim!
Beni Sevcan Atav Bursalı yapan zamana ve zaman yoldaşlarıma teşekkürler...
Bu kitabın henüz yarısına bile gelmeden beni zamanla ve kendimle yüzlestiren Tuğba Akbey İnan hanıma teşekkürler...
Çocuklarınızı dinleyin! Gözlerine bakınız sevgili ebeveynler. Herkes ben gibi yaşadıklarından ders alacak kadar olgun olmayabilir..
Onlara iyi bakın !
Duygularını anlamaya çalışın ...
Bu kitabı da okuyun . O vakit daha da iyi  anlarsınız Sevcan ne demek istiyor ?



Yorumlar

Popüler Yayınlar