Kendi Hikâyemiz

Herkesin vardır bir hikâyesi. Kendine has ve kendine özeldir.. Genel bir fotoğraf ise bize şunu söyler..
"Aynı hikâyelerin farklı kahramanlarıyız her birimiz"

..
Ayşe, Fatma, Ali, Mehmet... isimler farklıdır. Bir şehrin A mahallesinde yaşayan Ali ile aynı şehrin B mahallesinde yaşayan Mehmet'in hikâyeleri benzerlik gösterebilir. Böyledir bu dünya. Aynı hikâyeden farklı şehirlerde , farklı kahramanlar yaratmıştır çünkü Yaradan ...
...
"Gözlerimizin rengi farklı farklı olsa da ; gözyaşlarımızın rengi hep aynıdır " minvalinden devam edelim  yazımıza ..
...
Konya'ya evlenip, burada yeni bir hayat kurduğumda eşim ve eşimin ailesinden başka kimsem yoktu. Bekarken "kendi evim olacak, kendime ait odam olacak, kendi zevkim ile döşeyeceğim evimi yaşasııın" diye sevinip hayaller kurarken , o hayalle mutlu olan ben; evlendikten sonra hayallerin ve gerçek hayatların farklı olduğunu öğrendim. Zira o hayallerle arama mutlu olmamı engelleyen şiddetli bir aile özlemi girmişti. Farklı insanlara , farklı şehire, farklı bir kültüre alışmaya çalışırken buldum kendimi. Ve bu benim hayli zamanımı aldı ...
Alışmaya başladığım vakitler, can sıkıntımı hafifletecek arayışlara girdim . Bu yeni bir hayata geçiş süresiydi; farkındaydım..
Kendimde olan , daha öncede bildiğim bir yeteneğim vardı. Sosyal medya hesaplarını  kullanarak yazı yazmaya başladım.  Sosyal medya yazarlığı yaparken ; bazı web sitelerinden yazarlık teklifleri almam hayatıma renk katmıştı. Kim mutlu olmazdı ki sevdiği iş adına aldığı tekliflerden? Çok uzun sürmedi o web sitelerinde yazarlığım. Zira ALLAH bana minik bir emanet bahşetmişti. Artık her şeyi ona ve onun adıyla yazıyordum...
Sonra o minik emanet yürümeye başlamış, gece uykularımız düzene girmişti...
Tekrar yazarlağa dünüş yapabilirdim. Bu kez farklı bir renk katmak istedim hayatıma.
 -"Çalışmak istedim."
...
Elimde ilahiyat diplomamla bir kaç kez tekrar yapmakla Kur'an Kursu hocalığı yapabilirdim. Farklı iş arıyordum fakat. Evimi de çocuğumu da ihmal etmeme müsaade etmemeliydi bu iş. Sanırım bulmuştum ..
"NETWORK .."
..
Ürünlerini rahatlıkla kullandığım firmanın çalışma şartlarını okuyunca hiçbir zaman kendime "ben bu işi yapamam"; "çevrem yok" demedim. Olumsuz hiçbir sinyal göndermedim kendime ..
..
Hâlâ çevrem yoktu Konya'da. Eşimin ailesi ve ben ..
..
Kalemimi kullanarak sosyal medyada reklam yapmaya başladım. Neticede topluma ve ahlaka ve sağlığa mugayir reklam yapmıyordum. Tam tersi doğanın ve insanın sağlığını koruyucu ayrıca madden rahatlatıcı bir işle çıkıyordum muhataplarımın karşısına ...
...
Artık bu yola girmiş, işim ile bütünleşmiştim. 
Bu işi başarıyordum
Kendime güveniyordum
Başkaları adına karar vermiyor; "o yapamaz, o ürün almaz" demiyordum
..
Zira bu yolda girdiğimde muhataplarımdan duyduğum en çok cümleler şunlar oldu :

"Benim çevrem yok"
"Ben yapamam"
..
Bize düşen bu şekilde düşünen kişilere saygı duymaktır elbet. Lâkin bu cümleleri kuran kişileri gözlemlediğimde en yakın arkadaşına, akrabasına şöyle derken kulak misafiri oldum çoğu kez. Ve oldukça çevreleri vardı. Ben gurbette idim; onlar ise doğup büyükleri şehirdelerdi... 

"Marketteki filanca deterjan kıyafetlerimdeki renkleri soldurmadı"
"Marketteki filan deterjan en ağır lekeyi çıkardı "
"Marketteki filanca çamaşır suyundan çok memnun kaldım"
...
O vakit anladım ki 
Meğer;
-"çevrem yok, ben bu işi yapamam"  gibi cümleler sahiplenmemekle ve insanın kendisine güvenmemesiyle ve başkaları adına karar vermekle alakalıymış..
..
Ben de çevresi olmayan biri idim neticede bu işe başlarken ...
..
Mathew McKay ve Patrick Fannig yazarlıklarını yaptıkları "ÖZGÜVEN" adlı kitaplarında şöyle yazmışlar:

"Özgüveni düşük kişiler kendilerini net göremezler. Lunaparklardaki görüntü çarpıtan aynalara bakarmış gibi, zayıf yanlarını da küçülmüş görürler. Böyle bozulmuş bir yansıma görmenin sonucunda da güçlü bir yetersizlik duygusu kazanırlar. Bu durumda, kendinizi başkalarıyla karşılaştırmakta başarısız olursunuz. Başkalarını çok daha gerçekçi biçimde değerlendirirsiniz. Çünkü onların zayıf ve güçlü yanlarının dengesinin farkında olursunuz. Tüm bu "normal"  insanlar yanında , kendini çarpıtılmış imgeniz size fena halde kusurlu görünür"
..
Sanırım bu kurulan cümleler bize neden bu işi yapamadığımızı özetliyor. Senin kendini değerli görmenle başlıyor her bir adım. Kendine güvenmenle ..
Çevrem yok ve ben bu işi yapamam diyorsan ; Bu işi başaranları gözünde büyütüyorsundur ! Biz seninle aynı hikâyenin farklı kahramanlarıyız dostum. Beni gözünde fazla büyütme! 
Benim senden bir artım olabilir. Misal ; ben sosyal medyayı kullanarak bu işi yaptım! Yapıyorum da! Sen ise marketteki herhangi bir ürünü tavsiye ederken kurduğun o güzel cümleleri kurabilirsin. Bu da senin benden bir artındır.. Bunun için de tek yapman gereken şey: çalışacağın firmaya ve ürünlerine güvenmektir.
-Araştırmaktır.
-Sana sorulacak sorular karşısında cebinde hazır cevaplar biriktirmektir.
-Öğrenmektir..
Kısacası bunun çevrenin olmaması ile alakası yoktur !

Mathew McKay ve Patrick Fannig yazarlıklarını yaptıkları "ÖZGÜVEN" adlı kitaplarında yazdıkları benim için önemli her cümleyi kaydıma geçirmeye çalıştım. Misal:

1: "İnsan yaşamının değeri, onun var oluşudur.Karmaşık bir yaratılış mucizesi olduğunuzu bilin. Yaşamaya çalışan bir insansınız ve bu da sizi aynı şeyi yapan tüm diğer insanlar kadar değerli kılıyor. Başarmanın bununla bir ilgisi yoktur. Eylemlerinizi ve katkılarınızı , değerinizi kanıtlamak için değil, canlılığınızın doğal akışından kaynaklandıkları için yapmalısınız. Kendinizi haklı çıkarmak uğruna değil, dolu dolu yaşamak için uğraş vermelisiniz "

2: "İnsanın yaşamını sürdürebilmek için yaptığı hiçbir şey kötü olamaz. Her bir adım yalnızca daha az etkili, daha acılı ya da daz acılı olabilir. Hatalarınız olsa da iyi bir iş yapmaktasınız. Çünkü bu yapabileceğiniz en iyi iştir. Çabanızı izleyen hatalar ve acılar , öğrenmeyi sağlar. Yaptığınız her şeyi yargılamaksızın kabul edebilirsiniz. Çünkü yaşamın her dakikasında kaçınılmaz bir savaşımın içindesiniz."

3: "Hatalarınızı ve yenilgilerinizi hoş görüp, kendinizi affedebilirsiniz. Çünkü onların bedelini zaten ödemişsinizdir. Her zaman en doğru yolu bilmek elimizde değildir. Bilsek bile o yolu izlemek için gerekli kaynaklara sahip olmayabiliriz.  O halde değeriniz , içinde bulunduğunuz ortama doğmuş olmaktır. Büyük güçlüklere ve savaşımlara karşın orada yaşam sürdürmektir " "

4: "Her insan doğuştan bir birim insan değerine sahiptir ve herkesin değer birimi birbirine eşittir.  Yaşamınızda ne olursa olsun, ne yaparsanız yapın ya da size ne yapılırsa yapılsın, sahip olduğunuz insan değeri ne artar, ne de azalır. Hiç kimse bir başkasından daha az ya da daha değerli değildir."

Bu demek oluyor ki:  Aynı şehirde farklı mahallelerde yaşayan aynı hikâyelerin farklı kahramanlarıyız. Ben de yaşama savaşı veriyorum senin gibi. 

Bu senin, bu benim hikâyem dostum. Olumlu düşüncelerinle hikâyene yön verebilir,  farklı kahramanlarla heyecan katabilirsin... 
Ben kendi hikâyemin adına "network " koydum. Farklı kahramanlarla heyecan katarak yön verme hayalindeyim. Zira :

"Hayat hayalleri erteleyecek kadar uzun değil " 




devamı gelecek
...

Sevcan Atav Bursalı





Yorumlar

Popüler Yayınlar